Globalleşen dünyada finansal varlıklar günden güne farklılaşırken, yatırımcıların risk fiyatlamasında kullandıkları kredi risk primi (CDS) bunlardan biri olarak öne çıkıyor.
CDS, dünya genelinde borçlanma maliyetleri açısından oldukça önem arz ediyor ve yatırımcıların yatırım kararı alırken yaptıkları risk ölçümünde kullanılıyor.
Yaklaşık 30 yıl önce kullanıma sunulan CDS’ler bir çeşit sigorta olarak görev yaparken, yatırımın riskini en aza indirmek için ödenmesi gereken tutarın hesaplanmasında yardımcı oluyor.
Bir türev varlık olan, yani fiyatı bir dayanak varlığa dayanan CDS’ler şirketlerin ve ülkelerin risk seviyelerinin fiyatlanmış hali olarak yatırımcının karşısına çıkıyor.
Bu durumda risk arttıkça ödenecek sigorta bedeli de artıyor.
Öte yandan, CDS’lerdeki gerileme yatırımcıların risk algısının da azalmasına yardımcı oluyor. Böylece yatırımcıların söz konusu ülke veya şirkete yatırım yapma kararları pozitif etkileniyor.
CDS’ler varlık fiyatlarını nasıl etkiler?
CDS’ler varlıklarına yatırım yapılan bir devletin veya şirketin temerrüde düşme, yani batma durumu için önlem alınmak istendiğinde ortaya çıkıyor.
CDS işlemleri genellikle yabancılar tarafından yapılan kompleks işlemler olarak dikkati çekerken, bu işlemlerde arbitraj dahil olmak üzere birçok faktör etkili oluyor.
CDS’lerin ayrı bir varlık olarak alınıp satılabilse de genel olarak CDS’ler tahvil ihraçlarında gerçekleşen faizin belirlenmesinde oynadığı rolle fonlama maliyetlerinde belirleyici konumda bulunuyor.
Kredi risk primi yüksek olan devletler veya kurumlar fonlama ihtiyaçlarını giderirken daha fazla faiz ödemek durumunda kalıyor, CDS’leri geriledikçe de daha az faiz ödeme fırsatı yakalıyor.
Türkiye’nin CDS’si diğer gelişmekte olan ülkelerden daha hızlı geriliyor
Son dönemde ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere önemli merkez bankalarının şahin adımların sonuna geldiğine yönelik fiyatlamaların güçlenmesiyle özellikle gelişmekte olan ülke ekonomilerine ilişkin CDS’ler düşüş eğiliminde hareket ediyor.
Türkiye özelinde kredi risk primindeki gerilemede yeni ekonomi yönetiminin fiyat istikrarını sağlamaya yönelik adımlarının etkili olması dikkati çekerken, enflasyonla mücadele konusunda atılan adımların gelecek döneme ilişkin belirsizlikleri azaltması Türk varlıklara ilişkin fiyatlamalara pozitif yansıyor.
Bununla birlikte sadeleşme adımları da Türk varlıklarındaki fiyatlamaları olumlu etkiliyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) hazirandan bu yana politika faizini toplamda 2 bin 650 baz puan artırırken, TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan, kasım başında yaptığı Enflasyon Raporu sunumunda, dezenflasyonist sürecin gelecek yılın ikinci yarısından itibaren etkili olmaya başlayacağını tahmin ettiklerini dile getirmişti.
Ekonomi yönetiminin mayıstaki seçimden sonra iş başına gelmesiyle birlikte Türkiye’nin CDS’si hazirandan bu yana yaklaşık 240 baz puan azalarak 336 baz puanla Mart 2021’den bu yana en düşük seviyeye gerilerken, son 7 işlem gününde de düşüş eğiliminde hareket ediyor. Türkiye’nin kredi risk primi mayısta 700 baz puana kadar yükselmişti.
Öte yandan, haziran başından bu yana Hindistan’ın CDS’si 95 baz puandan 55 baz puana, Brezilya’nın CDS’i 209 baz puandan 147 baz puana, Güney Afrika’nın CDS’i 318 baz puandan 235 baz puana ve Çin’in CDS’i 66 baz puandan 57 baz puana indi.
Bloomberg tarafından hesaplanan gelişmekte olan ülkeler CDS endeksi haziran başından bu yana 52 baz puan gerileyerek 241 baz puandan 189 baz puana inerken, bu dönemde gelişmekte olan ülkeler CDS endeksi ile Türkiye’nin CDS’si arasındaki fark 338 baz puandan 147 baz puana geriledi.
Bu durum, Türkiye’nin CDS’sinin diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha hızlı düştüğünü gösterirken, mayısta söz konusu fark bir ara 442 baz puana kadar çıkmıştı.