Ankara Barosu Başkanı Av. Mustafa Köroğlu, Rezan Epözdemir’in gözaltına alınma sürecine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Epözdemir’in gözaltına alınma yöntemini eleştiren Köroğlu, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 145. maddesine işaret ederek, “Bu bir avukat. İfade vermeye davet edilebilirdi. Gözaltı tedbirinin uygulanması kabul edilebilir değil. Masumiyet karinesi ihlal ediliyor” dedi.
Yeni Ankara’nın haberine göre, Ankara Baro Başkanı Köroğlu, 10 Ağustos sabahı, Epözdemir’in Levent’te bulunan hukuk bürosuna Terörle Mücadele ve Mali Şube ekiplerince operasyon düzenlenme şeklini eleştirdi.
Epözdemir’in yapılan aramada delil toplama çalışmaları gerçekleştirildi. Soruşturmanın detayları ise gizlilik kararı nedeniyle kamuoyuyla paylaşılmıyor. Gözaltı kararının, “FETÖ/PDY’ye yardım”, “rüşvet” ve “siyasal ve askeri casusluk” iddiaları çerçevesinde verildiği belirtildi.
“Masumiyet karinesi ihlal ediliyor”
Köroğlu, gözaltı süresinin uzatılmasını da eleştirerek, “Başsavcılığın bu uzatma kararına ilişkin açık bir gerekçe ortaya koymadığını, buna karşın medyada dosyayla ilgili pek çok bilgi ve belgenin paylaşıldığını” ifade etti. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğini vurgulayan Köroğlu, “Yargının siyasi hesaplaşma aracı haline gelmemesi gerektiğini” söyledi.
“Telefon şifresi verilmemesi hukuka aykırı değildir”
Epözdemir’in cep telefonunun şifresini vermediği yönündeki iddialara da değinen Köroğlu, “Hiç kimse telefonunun şifresini vermeye zorlanamaz. Telefonlardaki veriler, müvekkillerle yapılan yazışmaları içerebilir ve bu da meslek sırrıdır” diyerek avukatlık mesleğinin gizlilik ilkesine dikkat çekti.
“Mehmet Pehlivan ve pek çok avukat benzer süreçleri yaşayabiliyor”
Köroğlu, son dönemde avukatlara yönelik baskıların arttığını ifade ederek, “Bu sadece Rezan Epözdemir değil, daha önce de Mehmet Pehlivan benzer şekilde hedef alındı. Mehmet Pehlivan halen tutuklu ve görevini yaptığı için bir soruşturma sürecinde. O soruşturma sürecini yürütmek, ifadelerin ne şekilde verilmesi gerektiği, savunmanın nasıl kurulacağı tabii ki bir avukatın görevidir.
Bunun bir suçmuş gibi göstermeye çalışmak, avukatı gözaltına almak, tutuklamak cep telefonunun şifresini isteyip içeriğini görmeye çalışmak, bunlar kesinlikle kabul edilebilir değil ve avukatlık kanunundaki özel soruşturma usullerine de aykırı. Avukatların soruşturma usulü ayrıdır. Bakanlıktan izin almanız gerekir. Bu izni almadan soruşturmaları yapamazsınız. Ne yazık ki, bu süreçlerin çok hukuka uygun yürümediğini gösteriyor. Avukatlara yönelik de bizim mücadele etmekten asla kaçınmayacağımız, ne yaparlarsa yapsınlar sonuna kadar bu hukuksuzluklarla Baro olarak mücadele edeceğimiz bir süreç yaşıyoruz.” dedi.
Resmî gözaltı süresi
Gözaltı süresiyle ilgili hukuki çerçeveyi de açıklayan Köroğlu, “Yakalama anından itibaren gözaltı süresi normalde en geç 24 saat olabilir. Cumhuriyet Savcısı‘nın kararıyla bunu en fazla bir gün uzatabilirsiniz. Toplu olarak işlenen suçlarda CMK 91’e göre en az yine üç kişinin katılımı söz konusu ise 48 saat, Cumhuriyet Savcısı’nın kararıyla da en fazla dört gün. Yani toplamda altı güne kadar uzatılabilir. 2017’de anayasa değişikliği olmuştu. O zaman KHK’larla bu süreyi yedi güne hatta 14 güne kadar çıkardılar. Ama şu anda yasal olarak toplamda en fazla altı güne kadar uzatabilir, Cumhuriyet Savcısı’nın kararıyla. Ancak bunun sebeplerini de ortaya koyarak yapmaları lazım. Bu konuda ne yazık ki sadece Twitter’dan, başkalarının yazdıklarıyla öğreniyoruz. Başsavcılığın bu konuda bir açıklaması yok.”
“Baro süreci yakından takip ediyor”
Epözdemir’in İstanbul Barosu’na kayıtlı bir avukat olması nedeniyle, baronun da süreci yakından izlediği belirtildi. Ankara Barosu ise İstanbul Barosu’nun desteği kapsamında gelişmeleri takip ettiklerini, hukuka aykırı bir durum söz konusu olması halinde açıklama yapacaklarını duyurdu.
“Gizlilik kararı altındaki dosya, medyada nasıl yer alıyor?”
Köroğlu, dosyada gizlilik kararı olmasına rağmen, soruşturmayla ilgili detayların medya organlarında ve sosyal medyada yer almasını da eleştirerek, şunları söyledi:
“Dosyada bir gizlilik kararı olduğu söyleniyor. Ama buna rağmen dört gündür özellikle medyada, YouTube kanallarında bu dosyayla ilgili bilgi ve belgelerin paylaşıldığını ve bir kişinin peşinen suçlu ilan edildiğini, masumiyet karinesinin ihlal edildiğini görüyoruz.”