Türkiye ile Irak arasında yeni bir düzen mi kuruluyor?
Gülsen Solaker
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun bir aranın ardındanIrak’a 22 Nisan’da yapacağı ziyaret ile Türkiye ile Irak arasında PKK ile ortak mücadeleyi de kapsayabilecek ve enerji ile ticari ilişkilerin güçlendirilmesi gibi birçok farklı alanı içeren yeni ve güçlendirilmiş bir iş birliği modelinin kurulması hedefleniyor.
Erdoğan, Irak’ın başkenti Bağdat’ı ziyaret etmesinin ardından Irak’ın Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin başkenti Erbil’e de gidecek.
Alt yapısı iki ülke yetkilileri arasında yoğun bir trafikle uzun bir süredir hazırlanan ziyaret sırasında iki ülke ilişkilerinin çeşitli alanlarda yapısal çerçevesinin kurulması için bir dizi anlaşmaya imza atılması bekleniyor.
İki ülke arasında yeni bir dönemin kapısının açması beklenen ziyaretin ana gündem başlıkları daha önce ortak komiteler kurularak çalışmalarına başlanan “terörle mücadele, ticaret, tarım, enerji, su, sağlık ve ulaştırma” olarak sıralanıyor.
İki ülke arasında hangi anlaşmalar yapılacak?
Ziyaret öncesinde iki ülkenin düşünce kuruluşlarını bir araya getiren toplantı için Bağdat’ta bulunan ORSAM (Ortadoğu Araştırmaları Merkezi) Irak Çalışmaları Koordinatörü Bilgay Duman, Irak’ın başkentindeki atmosferi şöyle anlatıyor:
“Ziyaret genel olarak yeni bir döneme giriş olarak adlandırılıyor ve ilişkilerin her alanda işbirliğiyle somutlaşacağı bir sürecin beklentisi içerisindeler. Yeni bir düzen ortaya çıkacak gibi gözüküyor.”
Duman, iki ülke arasında daha önce yapılan açıklamalar doğrultusunda iki askeri işbirliği dahil teröre karşı ortak mücadele, ekonomi, su, sağlık, lojistik ve ulaştırma gibi alanlarda mutabakat muhtıralarının imzalanmasının beklendiğini belirtiyor.
Erdoğan da son kabine toplantısının ardından gazetecilerle sohbetinde ziyaretine ilişkin “Türkiye ve Irak olarak münasebetlerimizi farklı bir zemine oturtacağız” demişti.
Ziyaretin ana gündemi güvenlik ve PKK ile mücadele
Ziyaret sırasında masadaki en önemli başlıklardan biri son dönemde hızlanan görüşme trafiği kapsamında PKK ile mücadele ve genel olarak güvenlik konuları olacak.
Türkiye ve Irak makamlarının 14 Mart’ta Bağdat’ta gerçekleştirdikleri 2. Güvenlik Zirvesi sonrasında ortak bildiri yayınlanmış ve bu toplantıdan PKK’nın Irak topraklarındaki varlığının sona erdirilmesini hedefleyen önemli sonuçlar çıkmıştı. Irak yönetimi, Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü PKK’yı “yasaklı bir örgüt” olarak tanımlarken Türkiye ile ortak önlemler konusunda da uzlaşıya açık olduğunu beyan etmişti.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, AKP’nin TBMM’deki grup Toplantısı öncesi gazetecilerin soruları üzerine ziyarete dair “Planlamalarımızı yaptık, çalışmalar devam ediyor. Uzun yıllar sonra ilk defa böyle bir stratejik anlaşmayı imzalayacağız Iraklı dostlarımızla. PKK ile ilgili ‘PKK terör örgütü’ demese de ona yakın bir ifadeyi ilk defa kabul ettiler” diye konuşmuştu.
Irak, Avrupa Birliği gibi pek çok kuruluş ve ülke tarafından “terör örgütü” olarak tanınan PKK’yı böyle sınıflandırmıyor.
Bilgay Duman, Irak yönetiminin PKK’yı “yasaklı örgüt” olarak tanımasının uzun zaman aldığını ve bu tanımın bile çok önemli olduğunu söyleyerek böylelikle yasaklı bir örgüt olarak gördüğü PKK ile mücadelede bazı sorumluluklarının ortaya çıktığını söylüyor. Duman’a göre bu yeni süreçte sadece PKK’ya karşı değil aynı zamanda PKK ile ilintili sivil toplum kuruluşları ya da siyasi örgütlere karşı da bazı adımların atılabileceğini belirtiyor.
Türkiye’nin Irak ile güvenlik alanında son dönemdeki yoğun diplomasi trafiğinin ilk adımları aslında yaz aylarında atılmıştı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, göreve gelmesinin ardından Ağustos ayında ilk kez gittiği Irak’ta gerek Bağdat yönetimi gerekse Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Kürdistan Yurtseverler Birliği yetkilileri ile görüştü.
19 Aralık’ta ise Irak’ın Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin Ankara’ya geldi ve iki ülke arasındaki güvenlik zirvesinin ilki düzenlendi.
Bu görüşmeden sonra yayımlanan ortak bildiride iki ülke heyetlerinin terörle mücadele, güvenlik ve su alanları başta olmak üzere ikili ve bölgesel konularda kapsamlı istişarelerde bulundukları belirtildi.
Bu önemli zirvenin ardından ise PKK’dan 22-23 Aralık ve 12 Ocak tarihlerinde ardı ardına saldırılar geldi. Bu saldırılarda 22 asker hayatını kaybetti.
Görüşme trafiği daha sonra Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Irak’a ziyaretleri ile devam ederken Erdoğan 4 Mart’taki kabine toplantısından sonra “İnşallah bu yaz, Irak sınırlarımızla ilgili meseleyi kalıcı olarak çözüme kavuşturacağız. Irak-Suriye sınırları boyunca 30-40 kilometre derinliğinde güvenlik koridoru oluşturacağız” dedi.
Bu çerçevede Türkiye’nin yaz aylarında Irak’ta PKK ile mücadele amaçlı sürdürdüğü Pençe Kilit operasyonlarına farklı boyutlar eklemesi beklentisi halen yüksek. Bu olası yeni operasyonun Bağdat yönetimiyle koordine şekilde yapılması, bunun için bir “ortak harekât merkezi” kurulması da gündemde.
Bu arada ziyaret kapsamında PKK’ya desteği nedeniyle Türkiye’nin tepkili olduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne (KYB) yönelik bir mesaj verilip verilmeyeceği de önemli olacak.
Erbil ziyaretinin önemi ne?
Erdoğan’ın Bağdat ziyaretinin ardından Irak’taki diğer durağının Erbil olması bekleniyor.
Erbil’deki temaslar gerek enerji iş birliği gerekse yaklaşan parlamento seçimlerindeki dengeler açısından önemli görülüyor.
Ankara’nın yakın ilişkiler içinde olduğu Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) 10 Haziran’da yapılması beklenen seçimlere katılmayacağını açıklamış ve bu bölgedeki tansiyonu artırmıştı.
Duman, Bağdat merkezi hükümetiyle KDP’nin hala belli noktalarda anlaşamadıklarını hatırlatarak, Erdoğan’ın ziyaretine Erbil’e eklemesi hakkında şunları söylüyor:
“Türkiye’nin Bağdat’la ilişkileri konusunda zaman zaman şüpheler ortaya çıkmıştı. Acaba Türkiye Erbil’i göz ardı mı ediyor ya da Erbil’in yerine Bağdat’ı mı tercih ediyor gibi… Ziyaret gösteriyor ki Türkiye açısından Erbil ve Bağdat ile ilişkiler birbirine alternatif değil birbirinin tamamlayıcısı.”
Kalkınma Yolu Projesi
Türkiye ile Irak arasında hedeflenen yeni dönemin tek boyutunu güvenlik oluşturmuyor.
İki ülkenin son dönemde güvenlik alanındaki yakınlaşmasını besleyen iş birliği alanları olarak Kalkınma Yolu ve enerji başlıkları öne çıkıyor.
Irak açısından olduğu kadar Türkiye için de önemli görülen Kalkınma Yolu ile Doğu Asya ve Basra Körfezi ülkelerinden Irak’ın güneyinde inşa edilen Fav Limanı’na gelecek yüklerin önce Türkiye’ye, buradan da Avrupa’ya ulaştırılması planlanıyor.
Irak’ı Avrupa’ya ve dış dünyaya açacak olan projenin finansmanı için Katar ve Suudi Arabistan gibi Körfez ülkelerinin katkısı beklenirken, bu projenin hayata geçmesine İran’ın bakışı ve tepkisi de önemli noktalardan biri.
Duman, Kalkınma Yolu’nun iki ülkeyle ilgili olduğu kadar aynı zamanda bölgesel istikrar ve iş birliğini ön plana çıkartacak bir proje olduğunu belirterek, Ankara’nın bu projeye İran’ın da katılmasına soğuk bakmadığını belirtiyor.
Basra Körfezi’ni Türkiye üzerinden Avrupa’ya ve Orta Asya’ya bağlaması hedeflenen proje için Irak tarafında yaklaşık 1.200 kilometrelik demiryolu ve otoyol yapımı, Türkiye tarafında ise mevcut ulusal demiryolu ve karayolu ağına yaklaşık 130 kilometrelik demiryolu ve 300 kilometrelik otoyol inşası gerekiyor.
Gül’ün 2009 ziyaretinden sonra ilk
Erdoğan’ın ziyareti 15 yıl aradan sonra cumhurbaşkanı düzeyindeki ilk ziyaret olacak.
Geçmiş dönemde 2008, 2009 ve 2011 yıllarında Irak’ı başbakan olarak ziyaret eden Erdoğan, 13 yıl sonra yapacağı ziyaretle Irak’a ilk kez cumhurbaşkanı olarak gitmiş olacak.
Türkiye’den cumhurbaşkanı düzeyinde Irak’a son resmi ziyaret ise Abdullah Gül tarafından Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin daveti üzerine 23-24 Mart 2009 tarihlerinde düzenlenmişti. Gül’ün 2009 yılındaki ziyareti Irak’a Türkiye’den cumhurbaşkanı düzeyinde 33 yıl aradan sonra yapılan ilk ziyaret olması açısından önem taşımıştı.
Irak’a Gül’den önce Türkiye’den yapılan son cumhurbaşkanı ziyareti ise 26 Nisan 1976’da Fahri Korutürk döneminde olmuştu.
Eski Cumhurbaşkanlarından Turgut Özal’ın son Irak ziyareti ise başbakanlığı döneminde 1988’de yapılmıştı.